30-03-2016 Hüseyin Kılavuz

   Milli takımımız dün akşam Viyana’da Avusturya’yla karşılaştı. Avusturya’nın formu, Avrupa Şampiyonası elemelerinde ki yenilgisiz yürüyüşü ve dünya sıralamasında ki yeri ne kadar ciddi bir rakiple karşılaştığımızın göstergeleriydi.
   Ayrıca maçın deplasmanda oluşu da millilerimizin işini zorlaştıracak bir başka konuydu.
   Ama milli takımımız bu zor rakip karşısında deplasmanda oynuyor olmasına rağmen, var olan yükselişine yakışır bir galibiyet aldı.
   Bu maçta güçlü bir rakip karşısında ve dış sahada formumuzu test etme şansı bulduk. Bir başka test ettiğimiz olayda geriye düştüğümüzde vereceğimiz tepki oldu.
   Çünkü Avusturya çok erken bir golle 1-0 öne geçti. Ama millilerimiz zaman zaman aksama yaşasa bile oyunlarından taviz vermediler. Güçlü orta saha ve pas oyununu başarıyla sahaya yansıtmaya devam ettiler.
    Rakip bizi çok iyi analiz etmiş ve çalışmıştı. Bütün zayıf noktalarımıza hâkimdiler ve bunları fazlasıyla kullanmaya çalıştılar. Bu sebeple birçok pozisyon da yakaladılar.
    Fakat dün akşam güzel oyunumuzun yanında bize eşlik eden bir başka faktörde şanstı. Gerçekten futbol tabiriyle top bizi sevdi.
    Rakibimizin yakaladığı birçok pozisyon heba olup giderken; bizim pozisyon üretmede kısır olduğumuz bu karşılaşmada iki gol bulduk. Gollerimizin bir tanesi geçen maçta olduğu gibi duran toptan geldi. Bu kez frikik uzmanı Hakan Çalhanoğlu sahne adı ve müthiş bir frikik golüyle skoru 1-1’e getirdi.
    Sonrasında da akan oyunda Avusturya’nın Türk asıllı kalecisi Ramazan Özcan çok ciddi bir hata yaptı. Top, Arda gibi bir ustaya geldi ve Arda'nın bu hatayı affetmesi beklenemezdi. Skor 2-1 lehimize dönmüş oldu.
    İşte tam burada da başka bir test bizim için başladı. İstediğimiz skoru yine bulmuştuk. Ama dakikalar henüz 56’yı gösteriyordu. Yani 35 dakika gibi uzun bir süre oyunu tutmamız ve doğacak fırsatları değerlendirip skoru artırmamız gerekiyordu.
    Bu testi de geçtik. Ama benim kanaatimce çok yüksek bir notu hak etmedik. Skorun 2-1’de kalması ve golden sonra gelen Avusturya baskısı bizim için kötünün iyisi bir senaryo oldu.
    Geçen maç için söylediğim; maçın sonlarında yaşadığımız kondisyon sorunu, bu mücadelede de kendini açıkça hissettirdi. Teknik patronumuz Fatih Terim’de maç sonu açıklamasında açık yüreklilikle bu sorunu dile getirdi. Tempomuzu yükseltmemiz gerektiğini söyledi.
    Kadroda bulunan sakat ve eksik oyuncular, yaşadığımız forvet-stoper kıtlığı gibi çözümü uzun vadeli sorunlar dışında; en göze çarpan problem maç sonu temposunu yakalayamamamızdı. Fatih Hoca’da bir galibiyet sonrasında bile bunu görerek ve dile getirerek; sonuç değil, oyun odaklı baktığını bizlere gösterdi.
    Bu sorunun çözümü için yaptığı çalışmalar olduğunu ve kulüp hocalarıyla irtibatlı çalıştığını da bizlerler paylaşan Terim, bu sözleriyle gönlümüzü bir nebze olsun ferahlattı. Bu söylemlerden sonra bu sorunun en kısa vadede ortadan kalkacağını düşünüyorum.
   

  Bu iki maç sonrasında kısa kısa oyuncularımız hakkında değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
   

    Volkan Babacan: Takımında gösterdiği performans eleştirildi. Volkan Demirel meselesinin yükünü omuzlarında hissetti. Ama bu iki maçta sergilediği performansla; ‘’Ben bu takımın kalecisiyim.’’ dedi. İki maçta da kalede oldukça güven verdi.
    Yedek kalecilerimiz Onur, Harun ve Muammer forma şansı bulamadılar. Ama kaleci rotasyonumuz oldukça geniş. Fransa’da kim olursa olsun kalede sıkıntı yaşamayız.
    Caner Erkin: Bu iki maçta çok öne çıkmasa bile milli takımın ismi ilk yazılacak, tartışmasız isimlerinden. Kötü oynadığı maçlarda dahi oyunu değiştirebilecek meziyetlere sahip. Bence Türkiye’de değil dünyada sayılı beklerden birisi. Ofansif anlamda katkısı su götürmez bir gerçek.
    Hakan Balta: Onun gibi bir profesyonel, bize Fransa’da kesinlikle lazım. Joker bir isim. Verilen her görevi laikiyle yerine getiriyor. Umarım iyileşir ve Fransa’da olur.
    Gökhan Gönül: Caner için yazdıklarımın aynısı Gökhan için de fazlasıyla geçerli. Tek farkları birinin sol, diğerinin sağ bek olması. Gökhan yaş itibariyle de tecrübeli bir isim. Fransa’da takımın bankolarından.
    Şener Özbayraklı, İsmail Köybaşı: Bek pozisyonlarında milli takımımız gerçekten çok şanslı. Yedek olarak kadroda bulunan bu iki isim bile çok potansiyelli oyuncular. Gökhan ve Caner olmadığında kesinlikle sıkıntıya düşmeyiz. Gökhan ve Caner’in genç birer muadili gibiler.
    Çağlar Söyüncü: Altınordu takımından ve 19 yaşında bir oyuncunun milli olması bence büyük bir başarı. Çağlar eminim çok iyi yerlere gelecektir. Ama Fransa’da daha tecrübeli ayaklara ihtiyacımız var. 
    Ahmet Çalık: Ahmet, kendine verilen şansları iyi değerlendirdi. Ama bence Fransa kadrosunda olsa dahi, yedek bekleyeceğini düşünüyorum. Çünkü savunma bölgesi gerçekten riskin en yüksek olduğu ve tecrübe isteyen bir alan.
    Serdar Aziz: Sakattı. İki maçta da oynayamadı. Ama Fransa’da takımımızın savunmada en güçlü adayı olacak. Umarım, Fransa’da sağlıklı bir şekilde stoper mevkiindeki yerini alır.
    Mehmet Topal: Onu övmeye sayfalar yetmez. Çalışkanlığını anlatmaya gerekte yok zaten. Bildiğiniz örümcek işte. Orta sahada da aynı, stoperde de. Hatasız iki maç çıkardı. Hem de alışkın olmadığı bir mevkide.
    Oğuzhan Özyakup: Oğuzhan, Fransa’da kesin olacaklardan. İnşallah bir sakatlık yaşamaz. Orta sahada kaptan Arda’nın, en büyük yardımcılarından. Bu sene takımı Beşiktaş’ta izlettiği oyun, Fransa’da onu rakipler için büyük bir tehdit haline getirdi.
    Hakan Çalhanoğlu: Arda’dan sonra en popüler oyuncumuz desek yanlış olmaz. Ayrıca genç yaşına rağmen her kulvarda tecrübe sahibi. Onun gibi bir yetenek, Fransa’da gösterecekleriyle harikalar yaratabilir.
    Arda Turan: Kaptanımız. Takımın maestrosu. Takım içinde tam bir lider. Ayrıca Oscar alabilecek kadar popüler. Takımımız için çok değerli. Hatta en değerli, olmazsa olmazlarımızdan.
    Alper Potuk: Kendini çok az gösterebilme fırsatı buldu. Kalabalık orta sahamız içinde gerilerde kalsa bile, Alper çok farklı yeteneklere sahip bir oyuncu. Fransa’da olması rotasyonumuzu çok güçlendirir.
    Ozan Tufan: Fatih Hoca’nın bankosu. Her maçta onu oynattı. Fenerbahçe’de şans bulamadığı halde, ona milli formayı tereddütsüz verdi. Ozan’da o formanın hakkını veriyor. Fransa’da vitrine çıkacak önemli isimlerden bir tanesi.
    Selçuk İnan: Oyuncu yetenekleri ve yaptıkları tartışılmaz. Ayrıca artık takımın ağabeylerinden ve tecrübeli bir isim. İzlanda’ya attığı golün hatrına bile Fransa’ya götürülebilir. Ama zaten o bunu hak edenler arasında.
    Olcay Şahan: Orta saha kalabalığımız içinde kendisine çok zor yer buluyor. Fransa’ya gitse dahi kendisine yedekler arasında yer bulacak bir isim.
    Yasin Öztekin: Geçen sene fırtınalar estirmişti. Potansiyelli bir oyuncu. Ama bu senenin Galatasaray’ı içinde eridi gitti. Fransa’da olmayabilir. Ama giderse de şahane bir çıkış yakalama şansı var.
    Volkan Şen: Yetenekleri, yaptıkları, yapamadıklarıyla Volkan bence hem Fenerbahçe’de hem de milli takımda ilk 11’i hak ediyor. Fransa bileti cebinde olan isimlerden.
    Kerim Frei: Genç ve çok yetenekli. Fransa’da olması, bence takımındaki formuna bağlı. Ama milli takımımızın kadro yapısına çok uygun bir oyun bilgisine sahip. Kadroda olursa çok faydalı olur.
    Nuri Şahin: Sakatlıklarla boğuştu. Yeteneğini, yaptıklarını anlatmaya gerek yok. Ama uzun süredir oynamıyor. Şampiyonaya kadar da kendini toplaması zor görünüyor. Bu orta saha bolluğunda kendine yer bulması zor.
    Cenk Tosun: Birinci forvet olması tartışılsa bile, Cenk Fransa’da kesin olacaklardan. Zaten forvet kıtlığımız varken, Cenk kalitesinde ve formunda bir oyuncu çok değerli.
    Yunus Mallı: Yunus takıma adapte olursa iyi işler yapabilir. Ama yeni yeni milli takıma katılıyor. Bu açıdan Fransa’ya götürülmeyebilir. Ama forvet bölgesinde de oynayabiliyor olması, onun Fransa yolundaki en büyük şansı.
    Burak Yılmaz: Sakattı. Çok sık sakatlıklar yaşamaya başladı. Kötü Galatasaray içinde, kötünün iyisiydi. Çin’e gitti. Henüz oynayamadı. Ama forvet yokluğunda ne durumda olursa olsun, Burak kalitesinde ve tecrübesinde bir golcü kesin kadroda yer alır. Hatta sağlıklı olursa kesinlikle forvet bölgesindeki ilk tercih olur.
    Bu kadroda yer almayan Volkan Demirel, Mert Günok, Tolga Zengin gibi kalecilerimiz mevcut. Yani kaleci rotasyonunda elimiz kuvvetli.
    Beklerimiz zaten tartışılmayacak kadar iyi. Ama bu dörtlünün dışında da yer alabilecek isimler var. Bunlardan en önemlisi de Hasan Ali Kaldırım.
    Stoper mevkiinde sıkıntımız var. Milli takım havuzunda olan Ersan, Semih gibi isimlerin formları çok önemli. Hatta sorun çözülemezse tecrübeli Yalçın Ayhan, Egemen, Bekir gibi, takımlarında oynayan oyunculara bile görev düşebilir.
    Orta sahamız en güçlü olduğumuz kısım. Sadece kadroda olmayan alternatif isimler bile sayfalarca sürebilir. Ama sadece formsuzluk ve sonrasında da bir sakatlık yaşayan Gökhan Töre’nin nasıl döneceği çok önemli. Formda bir Gökhan Fransa’ya kesinlikle gider.
    Forvette kısır bölgelerimizden. Burada kadroda olanlar dışında en çok tartışılan isim Mehmet Batdal. Mehmet çok formda ve çok farklı özellikleriyle, milli takımımıza farklı oyunlar oynama şansı yaratabilecek bir oyuncu.
    Bu bölgede daha önce görev almış olan, Umut Bulut ise kötü formu sebebiyle havuzda yer almıyor. Ayrıca Muhammet Demir, Enes Ünal gibi genç isimlerde bu bölgede düşünülenler arasında. Ama sürekli belirttiğim gibi tecrübeye fazlasıyla ihtiyacımız var.
    İşte Fransa yolunda oyuncularımız, alternatiflerimiz ve formumuz bu durumda. Umarım bu kaliteli ekip Avrupa Şampiyonasında bize hedeflediğimiz, o finali yaşatırlar…




Hüseyin Kılavuz Diğer Yazıları
Çok Okunan Haberler