12-06-2016 Hüseyin Kılavuz

Aylarca bekledik…
 

   Mucize ile katıldığımız turnuvayı iple çektik ve zamanı geldi. Avrupa Futbol Şampiyonası başladı.
 

   Sıra Milli takımımızın maçına geldi. Tüm ülke kırmızı-beyaz oldu. O ana, maçımızın başlayacağı o dakikaya odaklandı.
 

   Rakip Hırvatistan’dı. Güçlüydü. Ama biz hep umutluyduk. Her zamanki gibi, inanıyorduk. Biz bitti demeden bitmeyecekti.
   Ve geldi çattı o an. Maç başladı. Düdük çaldı. Millilerimizle birlikte yüreklerimiz çarpmaya başladı.

 

   Fakat maçın sonunda genel resim nasıldı? 
 

   Herkesin de söylediği gibi: ‘‘Kötü oynadık’’.
   Yenilmek değil, kaybetmek değil, kazanamamak değil… Bu bize dokundu. Çünkü çok uzun süredir, Millilerimizden böyle kötü bir performans görmemiştik. Böyle bir oyun, tabiri caizse ‘’ezilmeyi’’ beklemiyorduk. 

   Turnuvada ki diğer maçlarda; aralarında çok daha fazla kalite farkı olan takımların karşılaşmalarında bile, böyle uçurum yoktu. Bizi, bu çok üzdü.
 

   Biz takımımız yenildi diye üzülmedik. Sahaya 78 milyonun ruhunu yansıtamadı diye üzüldük.
 

   Millilerimiz umarım bu kasvetli havayı kırar ve 2008’de de olduğu gibi kötü başladığımız turnuvayı, en iyi yerde bitirir.
 

   Oyuna gelirsek:
   Takımımızın iki değişmez sıkıntısı stoper ve forvet eksikliğiydi. Birde takımlarında oynamayan veya formsuz olan oyuncularımızın çokluğu; fizik olarak bizi geride bıraktı.

 

   Daha ilk dakika gelen pozisyon olacakların habercisi gibiydi. Ayrıca maç kırılgan ve teknik oyuncularımızı zorlayacak kadar sertti.
 

   Stoperlerimiz belki çok sırıtmadı. Ama Topal gibi bir orta saha oyuncusunun eksikliğini maç boyunca hissettik. Dönen topları hep Hırvatlara verdik. Golü de böyle yedik.
 

   Hücumda hiç mi hiç üretken olamadık. Ozan’ın kafası dışında organize bir atağımız yok. 70’den sonra geride olmanın verdiği panikle, bir iki pozisyon bulduk. Ama doldur-boşalt veya karambol pozisyonlardı. Organize gelişen bir atağımız yoktu.
 

   Ayrıca çok fazla orta yapılmasına müsaade ettik. İnanılmaz sayıda fazla ortanın ceza sahamıza gelmesi, savunmamızı oldukça zorladı. Hırvatların birçok pozisyonu da bu ortalarla gerçekleşti.
 

   Kısacası savunmada toparlanmamız gerekiyor. Ayrıca hücumda da üretecek bir plan geliştirmemiz lazım…
 

   Bu değerlendirmeler ışığında her şey çok kötü gibi gözükse de, burada ki en büyük güvencemiz ‘’Fatih Terim’’.
 

   O her şeyi bir anda değiştirebilecek, bir taktik deha…
 

   Umarım ondan görmeye alışkın olduğumuz güzel sürprizleri, İspanyollara karşı da görürüz ve turnuvada ki şansımızı sürdürürüz.
 

 

Hüseyin Kılavuz

 




Hüseyin Kılavuz Diğer Yazıları
Çok Okunan Haberler